24 Ekim 2012 Çarşamba

DOSTUN NİŞANI


Bir önceki postta bahsettiğim hayırlı iş yani S'nin nişanı çok şükür gerçekleşti. Konya tren garında onla kucaklaşana dek inanamıyordum gidebileceğime. Çok güzel geçti her şey. Tam da istediğimiz gibi aile arasında sıcak samimi bir ortamda kesildi yüzükler. Bizim birlikte olduğumuz yerden kahkaha eksik olur mu? Tabi ki olmadı ve çoğu zaman ağır misafirlerden çekinip kahkahalarımızı içimize attık :) Konya'da nişandan önce misafirlere sütlü kahve ikram etmek gibi bir gelenek varmış. Kocaman tencerelerde sütlü kahve yaptık. Yaparken ben "Vayy bee ben yapıyorum sütlü kahveyi, ne kadar büyüdük!" diye söylenip durdum. Yüzükler kesildikten sonra bizim S'nin odasında onunla beraber geyik yapıp abuk subuk fotoğraf çekmemiz ise ayrı bir olaydı. Misafirler o arada gelin nerede acaba diye düşündüler mi hiç bir fikrim yok, çünkü biz nişan kurdelesini mikroskobik parçalara ayırmayı ve tok karnına günde 3 tane yemeyi telkin ediyorduk birbirimize :) Görüldüğü üzre kurdele mikroskobik parçalara ayrılıyor burada...

S(gelin) daha mantıklı boyutlarda kesiyor kurdeleyi :)

Yine bir önceki postumda bahsettiğim hediyeyi verdiğimde çok mutlu oldu S. Tabi o mutlu olunca ben de mutlu oldum. Aile renkli kişiliklere sahip, onlardan biri de S'nin teyzesi. Hediyemi gördüğündeki tepkisi:"Gebermiyesiiceeee! Nasıl yaptın bunu!" oldu :)


Bu panonun detaylarına gelirsek. Ayşe'nin bebeği için yaptığım panodan sonra aklımda bu nişan için de bir şeyler yapmak vardı.   S "Biz d isteriz öyle şeyler!"deyince iyice karar verdim. Yabancıların cross stitch dedikleri bizde kanaviçe, etamin ya da çarpı işi diye adlandırılan nakış tekniğiyle yapıldı. Baş harflerinin şablonunu buldum önce. Böyle bir gün için uygun bir yazı karakteri oldu bence. Çiçek desenlerini ise Kanaviçe Motif Serisi kitabının birinci kitAbı olan Bahçe ve Çiçekler kitabından bulup uyguladım. En sona ise evlenme teklifi edilen tarih ve tek taş motifi kaldı. Çerçeveyi hazır bulacağımı hiç düşünmezken bu çerçeveyi gördüm ve tam onluk dedim. Çok şükür, çok beğendi S hediyesini. Allah huzurlu günlerde kullanmayı nasip etsin.

21 Ekim 2012 Pazar

Yolculukta Kurulmuş bi kaç Cümle



Şehirler arası otobüs yolculuğundan bildiriyorum! Severim ben yolculuk yapmayı. Küçükken yalnız yolculuk yapacak kadar büyümeyi istedim. Ilk yalnız uzun yolculuğumu ancak lise yıllarında yapmış ve çok keyif almıştım. Ondan sonra da duramadım zaten hep yollardaydim gurbette okumanın bir sonucu olarak. Halâ ne zaman uzun yola çıksam bir mutlu olurum. O yolculuğu düşünmek, tevekkül etmek için bir fırsat görürüm. Ve bir çok önemli kararımı otobüs yolculuklarında vermişimdir. Yolculukta olmak ruhuma iyi geliyor bugün buna karar verdim. Hele bu yolculuğumda ki gibi en yakın arkadaşımın hayırlı işi için yapılan mutlu bir yolculuksa tadından yenmez oluyor. Onun yuva kurmak için attığı ilk adımda yanında olabilecek, mutluluğunu paylaşarak katlayabilecek olmak çok güzel gerçekten. Yıllardır birbirimizin böyle özel günlerinde hep birlikte olacağımızı düşünürdük ama elde olmayan nedenlerle bu olamaya da bilirdi sonuçta. Şimdi çok şükür şartları zorlayarak da olsa gidebiyorum ya çok mutluyum. Ona yaptığım sürpriz hediyeyi umarım beğenir. İğne her bir deliğe sevgiyle girip çıktı çünkü :) Allah hep hayırlı, güzel günlerde bir araya gelmeyi nasip etsin.

10 Ekim 2012 Çarşamba

Omzumun Üstünde Bir Gökkuşağı Var



Bir önceki postta bahsettiğim Rize yağmurları başladı. Hatta dün sabah evden çıktığımda tepemden yağmur değil de sürahiyle su boşalıyor sandım. O kadar çok ıslandım ki ıslanan ayakkabılarım akşama kadar kurumadı ve "ucube" dediğim yağmur botlarından almaya "vırç..vırç..vırç" diye ses çıkaran ayakkabılarla tüm gün gezince karar verdim. Akşamında gidip biraz daha giyilebilir bir şey buldum da aldım artık Rize yağmurları beni pes ettiremez :)

Bu akşamsa gurbette bana ablalık yapan Sevgili Dilek Hocamın telefonuyla mutlu oldum önce.
"Burada öyle bir gök kuşağı çıktı ki hemen aklıma sen geldin, görmelisin atla gel sen gelene kadar kaybolmaz belki!" dedi. Gideceğim mesafe 15km civarında. Gök kuşağı gördüğünde aklına geldiğim insanların varlığı çok çok mutlu etti beni." Kısa zamanda tanımışlar beni demek ki, ne şanslıyım!" diye düşündüm. Sonra telefonu kapatıp camdan baktığımdaysa mutluluğum katlandı yukarıdaki görüntüyle. Gök kuşağı görmeyeli o kadar çok olmuş ki hatırlamıyorum bile en son ne zaman gördüğümü. Ama bu kadar net ve ikili olması da ayrı bir güzeldi.

Aynı gün içinde hem hüznü hem mutluluğu yaşadım. Son 2 haftada yaşadıklarımızla "Ne kadar büyüdük!" konuşu sohbetler yaptık . Kardeşim dediğim dostlarımın yeni bir hayata adım atma heyecanlarını, birinin anne olmasını hep bu 2 haftada yaşadım. Kendimle ilgili plan yapmamaya ve tamamen teslimiyet içinde olmaya kadar vermişken, çıkan bir gök kuşağının hâla beni mutlu etmeye yettiğini görüp, içimdeki çocuğun ölmemiş olmasına sevindim.

Ve bu postu yazarken kulağımda Çengelköy' de ki evimizde gramofonda dinleyebildiğimiz tek şarkı olan THERE'S A RAİNBOW ROUND MY SHOULDER ı dinleyip hüzünleniyorum...

7 Ekim 2012 Pazar

Sarı Sonbahar



Rize'de yazın güneşli günlerini yavaştan terk etmek üzereyiz. Aslında yaz, mevsimler içinde en az sevdiğim. Bir sıralama yapmam gerekseydi 1.İlkbahar 2.Sonbahar 3.Kış ve sonuncu Yaz olurdu. Sıcaklar benim huyumu suyumu değiştirip, beni çekilmez bir insan yapıyor gerçekten. Ama bahar öyle değil, özellikle hafif bir esinti varsa, dallarda çiçekler açmışsa... Şimdiyse önümüzde sonbahar var. Yaprak dökümü yaşayamayacağım sanırım Rize'de. İlk sonbaharım olduğu için kestiremiyorum nasıl bir manzara olacağını ama burada yerde duran taşlar bile yeşeriyorken, sapsarı yapraklar göreceğimi sanmıyorum. Ve sonbaharda İstanbul'da olmak ne güzel olurdu. Yıldız Parkı mesela, Çengelköy'ün sararmış çınarları... çeşitli renklere sahip Beykoz sırtları... Hepsini o kadar özlüyorum ki. Gideceğim sevgili İstanbuluma inşallah. Sonbahar bitmeden yapraklar dökülmeden gideceğim.

OKULA BAŞLIYORUM ŞENLİĞİ



Osmanlı'da Sıbyan mektebine (bugünkü ilk okul) başlayan çocukları okul korkusunu giderme, çocuklara okuma yazma isteğini aşılama ve çocukları arkadaşlarıyla kaynaştırma gibi önemli pedagojik amaçları olan Bed-i Besmele (Besmele ile başlama) töreninden feyiz alarak 1.sınıf öğretmenlerinin gayretiyle "Okula Başlıyorum Şenliği" yapıldı. İlk günlerde ağlayan, annelerinin yanından ayrılmak istemeyen minikler için özellikle çok daha yararlı bir etkinlik oldu sanırım. Bed-i Besmele töreninde olduğu gibi en güzel kıyafetlerini giydi bazıları. Anneler hünerlerini gösterdi ve çok güzel mamalar hazırladılar. Öğretmenlerin el emeği olan kelebek lolipoplardan ve içi şekerleme, bonibon dolu külahlardan aldılar şenlik sonunda. Balon patlatıp, dans ettiler içlerinden geldiği gibi. Bense onların bol bol fotoğraflarını çektim. Umarım heyecanla başladıkları eğitim hayatlarında o heyecanı hiç bir zaman kaybetmezler. Allah hepsini hayırlı ilim sahibi eylesin.