5 Ağustos 2012 Pazar

Çöp Ev Olmaya Doğru... :)

Bugün annemin "Kullanmadığın eşyalarını temizleyelim!" diyerek uyandırmasıyla güne başladım. Maalesef (hastalık boyutuna varmasa da) eşya biriktirme gibi kötü bir alışkanlığım var. Çocukluğumdan beri bunun önüne geçemiyoruz, yaşlandığımda koca bir daireyi "hatırası var" diyerek atamadığım tonla eşya doldurabilir böyle devam edersem. Burcumun(yay) da bir özelliği olan biriktirme alışkanlığı gerçekten kontrol edilmesi gereken bir şeymiş :) Ama kıtlığı görmüş bir neslin yetiştirdiği ebeveynlerin çocukları olmamızın da etkisi vardır bunda. Annem küçülen sabunları atmayıp biriktirir sonra da dikiş diken birilerine verir ve kendisi de dikiş dikerken işaretlemek için kullanır mesela. Ya da düğme kutusu vardır hepimizin annelerinin, bizim neslin bunları devam ettireceğini hiç sanmıyorum. Biz tüketmeye, yeni modelleri takip edip eskiyenleri(!) hemen atmaya alıştırılan bir nesiliz maalesef. Yine de her şeyde olduğu gibi israfa kaçmamak adına evi çöp eve çevirmenin de alemi yok benim gibi :)

Son sekiz yılda 6 farklı yerde yaşamama rağmen, onca eşyayı her taşınma da temizleyip atmama rağmen bugün yine kendimi bile şaşırtan bir anı koleksiyonuna sahip olduğumu gördüm :)

Aklımda kaldığı kadarıyla şöyle bir liste yapsam neler var "kıyamadıklarım" ın arasında?
- ilkokulda babamın şehir dışından gelirken aldığı tokalar
-12.doğum güğümde kuzenimin hediye ettiği, benim de altına bu notu düştüğüm biblo.
- Üniversite ders notları, ki bunlar bir koliydi birden üçe kadar neredeyse hepsini saklamışım. En çok bunlara bakarken içim sızladı. Hele özenerek yazılmış vize-final hazırlık notlarını görünce yurt çalışma odasında sabahladığım günleri, elimizde bilgisayarla nereye gitsek açıp ödev yapmamızı, okula, hocalara, derslere olan nefretimizi hatırladım. Hala da kızgınlığım ufacık bile olsa azalmadı en güzel zamanlarımızı çaldılar bomboş işlerle.
- Para atıp kancayla oyuncak alınan makineden ilk ve son defa alabildiğim ayıcık :)
- Sanal bebeğim (ki bunu aldırmak için gerçekten savaş vermiştim, saatini ayarlayamadığım için gece kalkıp altını temizliyordum, ne günlerdi : )
- En ilginç olanlardan biri, lise sonda ÖSS ye hazırlanmanın etkisiyle zaten var olan kişisel gelişim merakım hat safhaya ulaşmıştı ve ben odamın duvarlarını başarıyla ilgili çeşitli yazılarla doldurmuştum. Tek cümlelik başarı sözlerini renkli a4lere çıktı alıp onları da poşet dosyaya koyup duvara dama deseni oluşturacak şekilde asıyordum :) Onların içinde olduğu büyük bir dosya da vardı bulduklarım arasında, gerçekten çok hoş hissettim.(tabi ki bu dosya da tekrar "kıyılamayanlar" tarafına geçerek saklandı )
- Lisede aldığım bir teşekkür belgesi ve diplomanın fotokopisi
- Yerebatan Sarnıcı girişinde verilen biletler
- 7.sınıfta Ev Ekonomisi dersinde diktiğim sarışın ama zenci bebek:)
- 8.sınıfta alığım hasır küçük çanta
- 2005 e ait bir mektup (ki normalde çok yeni tarihli sayılır bu mektup, 99 ve daha sonrasında gönderilenler mektupları sakladığım ayrı bir kutuda duruyorlar)
- Yurt dolabında kullanılan kilit ( bunu niye saklamışım ben de anlam veremedim)
- Sony marka walkman :) içindeyse Zülfü Livaneli-Karışık yazan bir 90lık kaset (demek ki en son lisede dinlemişim dönemsel sıralamamda Zülfü Livaneli lise yıllarına tekabül ediyor :) )
- Özel birinden gelen ilk kitap "Son Mahni-Öğretmenlik Hatıraları" :)

Aklımda bunlar kalmış ama tabi ki çok ufak bir kısmı. Annem başımda olduğu için fazla fotoğraflayacak vaktim olmadı :))                                                                                                                                                                              

Elimdeki Yumoş(en sevdiğim) arkadakiyse İbiş rahmetli dayımn hediyesiymiş ben hatıryamasamda

Elimdeki sanal bebek, arkadaki kendi diktiğim sarışın zenci bebek :)

2 yorum:

  1. biliyor musun aynı konuda ben de yazdım, bu kadar tesadüf olur :) ben de çok ama çok severim biriktirmeyi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tevâfuk bu durum için uygun kelime sanırım :) Okudum yazını çok mutlu oldum:)

      Sil